mathjax

Cumartesi, Ağustos 11, 2007

Askerlik

Sadece duyuru amaçlı yazıyorum:

İstanbul'a kısa dönem jandarma olarak askerlik hizmetimi yapmaya gidiyorum. Kısmetse, 1 Şubat 2008'de sivil hayata döneceğim.

Cuma, Haziran 08, 2007

Tarımda tekelleşme

Bugün öğrendiğim bu gerçeklere bir iki ekleme yapmak istiyorum. Öncelikle, genlerle oynamak bilimsel değil ancak etik bir tartışma olabilir. Bilim için ve bilimin gerektirdiği koşullarla (yani madolyonun iki yüzüne de bakmayı bilerek ve doğruları gizlemeyerek) genetik bilimi olmalı ve çağımızın birçok sorununa çözüm aramalı. Uygulamalar yanlış diye bunun karşısında olmak bana doğru gelmiyor. Ama, yanlışları denetleyecek, bulacak, ve düzeltecek mekanizmalar da oluşturulmalı, sivil toplumun vicdanına ve inisiyatifine bırakılmamalı. Maalesef toplumların çok büyük bir kesimi şartlandırılıyor, yönlendiriliyor.

Gelelim esas konumuza. Pazara gittiğimizde, ne almak istiyorsak, en iyisini almaya çalışıyoruz. Meselâ, kiraz alacağız (tam mevsimindeyiz ya), ille de Napolyon kirazı olsun diye geziyoruz. Yerel küçük semt pazarlarını buna dahil etmek istemiyorum ama onlarda bile durum pek farklı değil. Peki, biz en iyi kirazı almak istiyorsak, üretici de en iyi kirazı satmak isteyecek. Doğal olarak, tüm ağaçlarına Napolyon kirazı aşılayacak. (Tabii genleri filan bıraktık, biraz daha ilkel ve doğal yollara başvurduk.) Bunu herkes yapınca, güzelim kiraz çeşitleri yok olacak ve her yerde Napolyon kirazı olacak. Daha sonra, verimi arttırmak için gübre, ilaç vesaire, onun da tadını bozacaklar. Kalacak elimizde koca bir sıfır!

Dikkati çekmek istediğim nokta aslında çok farklı. Napolyon kirazının en iyi kiraz olduğunu kim söyledi? Kime göre en iyi? Doğru soruları sormamız gerekiyor. Piyasa ekonomisi için farkında olmadan yönlendiriliyoruz. Ağız tadımıza bile biz karar veremiyoruz. Başkası tadına bakmış ve karar vermiş. Bize onu uygulamak düşüyor. Peki doğru mu? Elbette ki hayır.

Ne yapabiliriz? Her daim bilinçli olmaya çalışmalıyız. Aldığımız her kararı, her düşüncemizi serbestçe sorgulayabilmeliyiz. Rasyonellik (akılcılık) her zaman doğru sonuçları vermiyor, çünkü kontrollü bir deneyin kobayı olarak bizim o kararları almamız için hazırlanmış bir ortamda yaşıyoruz!

Çarşamba, Nisan 18, 2007

Kandırmaca

Dün üniversitemiz kantininde reklâma amaçlı bir enerji içeceğinin dağıtımı yapılmaktaydı. Biz de kantinden sağlıklı birşeyler alırken, birer şişe de bize ikram ettiler. Nezaketen aldığımız şişeleri ofise geldiğimizde incelemeye başlayınca bir yudum bile içmeden hepsini lavobaya döktük.
Lütfen, üzerinde yazanları okumadan hiçbirşey yemeyin ve içmeyin.
Dünya kadar sakıncası olan bir içeceği, daha doğrusu uyarıcıyı, hem de kolayca bağımlılık yapabilecek ve 2 taneden fazla içilmesinin zararlı olduğu ve 18 yaşın altındakilere satılmamasının üzerinde yasa gereği belirtildiği bu endüstriyel aldatmacaya kanmayın. Aklıma hemen Ubeyd Korbey'in Bilkent'te katıldığım bir konferansında anlattıkları geldi: Ünlü sigara üreticileri askerlere dağıtılmak üzere bedava sigara bırakırlarmış kışlalara. Sonuçta, her 3-5 ya da 10 tiryakiden biri ömür boyu kendi markasını tercih edecek ya, kâr kârdır hesabı bu sömürüye kalkışıyorlarmış. Neyse ki, bugünler geçmişte kaldı. Ama bugün aynı oyun farklı araçlarla alenen oynanmaya çalışılıyor.
Genç arkadaşlarım, lütfen bu oyuna gelmeyin! İçinde yüklü miktarda kafein var, başka da bir numarası yok. Enerji içeceği diye aldığınız şey bağımlılık yapıcı uyarıcıdır ve size ciddi zarar verebilir. Zevk uğruna, ya da bir günlük yoğun tempo adına aldığınız riske değer mi?

Pazar, Nisan 01, 2007

İnternet

Yasakçı ve sansürcü zihniyete hayır!
Katılımcı ve özgürlükçü açılımlara evet!

İnternet yaşamdır sloganıyla, yaşamınızı özgür kılmak için "özgürlükten kaçmadan" ve "özgürlüğün sorumluluğunu" taşıyarak internete sahip çıkalım.

Cuma, Mart 30, 2007

Katkı maddeleri

Birkaç yıl önce aspartam ile ilgili mektuplar bilgisayarlarımızda kendini gösterirken, işin içyüzünü araştırmak ve başka hangi zararlı katkı maddeleri var öğrenmek istemiştim.

Bu sayede "Çevre için hekimler derneği"nin sayfasına ulaştım ve bu makalelerini ilgiyle okudum. Listelenen maddelerden bir tanesi E320. Bazen ürünlerde sadece BHA olarak geçiyor bazen de sadece antioksidan.

Niye sadece BHA'ya taktığımı bilmiyorum belki çok yaygın olduğu içindir. Çünkü tüm kara listeyi bir kağıda yazıp, market alışverişlerinde almak istediğim her ürünü kontrol etmeye başladığımda, E320'nin ne kadar yaygın kullanıldığını gördüm.

Bu madde Japonya'da 1950'lerde yasaklanmış! İngiltere'de yasaklanması için öneri verilmiş ancak sanayicilerden gelen tepkilerden sonra, yasaklanamamış. Kanserojen olduğundan şüpheleniyor.

Sırf bu antioksidan yüzünden uzun süredir sakız çiğnemiyordum. Geçen günlerde, çocukluğumuzun eski sakızlarından olan Mabel'de bu maddenin olmadığını gördüm ve tekrar sakız çiğnemenin zevkini tatdım. Şimdiye kadar içeriğine baktığım şekerli/şekersiz her sakızda bu maddeden var.

Duyarlı olan herkese seslenmek istiyorum: Lütfen -özellikle gelişme çağında olan- çocuklara içinde katkı maddesi bulunan ürünler vermeyin ve geleceğimizi koruyun.

Çarşamba, Şubat 14, 2007

Güç, sabır ve akıl

Halil Cibran'ın meşhur duâsı:
ALLAH'ım,
Değişebilecek şeyleri değiştirebilmem için bana güç ver.
Değişemeyecek şeyleri kabullenmem için sabır ver.
Ve bu ikisini birbirinden ayırt etmek için akıl ver.
(İnternette bazen Kızılderili duâsı, bazen de Çin atasözü olarak karşınıza çıkabiliyor.)

Bu duâya amin diyorum!

Çarşamba, Şubat 07, 2007

YouTube - 2

Bu sefer muhteşem bir gösteri ve bir de teknoloji sunumu var. İkisinin de sadece adresini vermekle yetinecektim ama ilk gösteriyi özellikle koymak istedim:

Bunu özellikle izleminizi istiyorum:


Diğeri için ise iki ayrı adres vereceğim. Birincisi, kısa ve şov. İkincisi ise uzun ve açıklamalı gösteri.

Salı, Şubat 06, 2007

YouTube

Haftasonu arkadaşlarla birlikteydik. Aşağıdaki videoları izledik. Popülerliği tartışmasız olan ve videoblog'lara ivme kazandıran YouTube'daki bu videoları henüz izlememiş olanlara duyurmak istedim.

MIT'de tasarlanan akıllı tahta: Üzerine çizilen cisimleri algılıyor ve "t=0" anından denge durumuna ulaşana kadar geçen süredeki değişimi canlandırıyor.



Philips'in yeni teknolojisi:

Çarşamba, Ocak 31, 2007

Öğüt

İsmail Cem'in son röportajında gençlere bir öğüdü varmış, geçen hafta vefatından sonra öğrendim. Bunu tüm genç arkadaşlarımla paylaşmak istedim. "Bu toplumu da düşünün" diyor Cem. Özellikle meslek ve kariyer seçimi yaparken! Bireysel (maddî/manevî/mevki) zenginlik her gencin ilk hedefi oluyor. Ama toplum için de birşeyler yapmalıyız, topluma duyarlı olmalıyız. Aynı gemide olduğumuzu unutmayalım. Keser gibi hep bana hep bana dememeli, testere gibi bir sana bir bana demeyi bilmeliyiz.

Perşembe, Ocak 25, 2007

Anlatmak

Bir süredir değişik konularda yazmak istiyorum, fırsat bulamıyorum. Kendimi ve fikirlerimi anlatmaktan ve karşımdakileri de anlamaya çalışmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Ne yazık ki bu dönemki öğrencilerime kendimi yeterince anlatamamışım... Hem de hiç! Dersi başaramasalar da insanca düşünme ve yaşama hakkında, saygı-sevgi ve hoşgörü hakkında, popüler kültürden uzaklaşma yolunda, bilinçli yaşama hakkında, mücadele etme hakkında, kısaca idealler hakkında birşeyler paylaşabilmiş olmayı umuyordum. 150 kişiden 3-5 tanesi anlasa bile yeter diyordum... Belki de bunu başardım, en azından 3-5 öğrencimle bunu başardık!

Ama ya diğerleri? Anlamadıkları şeylerden niye nefret ediyorlar? Hatta benim onlardan nefret ettiğimi nasıl düşünebiliyorlar? Beni yıkan bu düşünce oldu bugün.

Geçen gün en başarılı öğrencilerim hakkında disiplin soruşturulması açıldığı gün, hayatımın kilometre taşlarından birini daha döşemiştim. Bugün bir diğerini daha koydum tecrübe yoluma. Peki ders aldım mı? Bilmiyorum ama çok üzüldüğümü tüm dünyaya haykırmak istiyorum.

Cuma, Ocak 05, 2007

Ağlanacak haline gülenler...

Türkiye'ye göre "Arefe" günü, B.A.E.'ne göre ise "Bayram" günü bir insan idam edildi. Haklıydı, haksızdı, bir sürü tartışma... Ayrıca tartışılan görüntüler... Sevinç gösterileri ve protesto gösterileri, tehditler, eylemler...

Herkesin unuttuğu bir nokta var ortada. Cenazeye saygıyı ilkokula başlamadan önce öğretmişlerdi bize. Hatta ilkokulda esas duruşta (hazırol) bulunmamız gereken az sayıdaki olaylardan biri olarak ezberlemiştik. İyi veya kötü, cani veya vatanperver, lider veya despot, her neyse... Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur! Biz bu kültürün insanıyız ve bize düşen ölüye saygıdır!

Bu ölümü kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışan herkesi kınıyor ve saygıya davet ediyorum!