mathjax

Pazartesi, Aralık 07, 2009

Yarı Final Cevapları

Sayfayı ziyaret edenlerin sayısına bakınca, cevapları vermeyi uygun buldum. Sorular, ancak TZV tarafından açıklanabilir:

1) Daha önce vermiştim: 9638147250.
2) Döndürerek mümkün 5x5 sol alt köşede, 1x9 en üstte sola dayalı, 7x1 en sağda yukarıya dayalı. Gerisini çıkarmak herhalde zor olmasa gerek...
3) Olasılık: 4/5=0,8.
4) İşlem sorusu: -41 anahtardı. Gerisi kolay şekilde çıkıyordu. Merkezdeki siyah kare, parçalardan bağımsızdı.
5) 2010 => a)1 b)501
6) a) b) c) d) e)İYİLİKSEVER f)
7) Kısmen kolaydı, çizim yapmak gerekiyor: Satırlar; OOOX - OOOX - XXXX - OXOO
8) Yaş sorusu: 32, 40, 28.
9) Sol üst köşe ve sağ alt köşedeki 3 tane.
10) SİRK, BİNA, KULAÇ, AYLIK.

Pazar, Aralık 06, 2009

Yarı Final

Bugün, Oyun-2009'un yarı finali vardı. İlk defa kendimi finale çok yaklaşmış hissettim.

Öncelikle, bu sene İzmir'deki yarı final İzmir Türk Koleji'nde yapıldı. Katılımcıların yaş ortalaması geçen yılların aksine, oldukça düşüktü. İlköğretimden öğrencileriydi katılımcıların neredeyse tamamı. Saçları kırarmış ve/veya dökülmüş bizlerden sadece birkaç kişiydik koca salonda.

İTK'nın sınavı yemekhanede yapmasını biraz yadırgadık doğrusu. O kadar büyük ve prestijli bir okulda tüm yarışmacıları bir salonda toplamak ne kadar doğru bilmiyorum. Neyse ki, pek sorun yaşanmadı.

Bir dernek tarafından yapıldığı ve gönüllü yarışmacıların sınava (yarışmaya/oyuna) girdiği düşünülürse, başarılı sayılabilir...

Sorular, eleme sorularının aksine çok daha kolaydı. Geçen sene 4 soru cevaplayabilmişken, bu sene neredeyse soruların tamamını çözüyordum. Neredeyse diyorum, çünkü birinci soruyu heyecan ve acelecilikten dolayı 9638147250 olarak yanıtlamak yerine 9638527014 cevabını yazdım. Sonuçlar, sadece cevaba göre değerlendirildiğinden (ki olması gereken bu) yarıfinali 919 puan yerine 819 puanla tamamlayacağım.

Sorulardan biri geçen seneki gibi olasılık sorusuydu. Yine geçen seneki oyunların benzerleri vardı. Kelime bulmaca (+/-), işlem tablosu (sihirli kareler), anagram (kelime)...

Ancak, 5nci soru sayılar teorisinden basit bir kurala dayalıydı. Eğer bunu daha önce görmüşseniz, oldukça basit bir soru, aksi halde 50 puanlık bölümü için bir süre düşünmek gerekiyor. (Ama kuralsız da bulunabilecek bir soruydu.)

Yaş problemi, biraz deneme-yanılma metoduyla çözülüyordu. Ama deneme-yanılma yapılacak sayıları seçmek işin en zevkli kısmıydı.

İlk defa çözdüğüm küpün farklı açılardan görünüşü sorusunun çok basit olduğunu düşünüyorum. Tabii, soruyu doğru anlamışsam. Bunu puanlar açıklandığında öğreneceğim.

Sudoku sorusu ise, kısmen kolaydı. İlk denemede bulduğunuz blok, sizi doğru cevaba götürüyor. Belki önemli olan tek şey bu soru için, soruyu doğru anlamak diyebiliriz.

Kelime (+/-) soruları da doğru ipuçlarını değerlendirdiğinizde kolay sayılırdı.

~100 kişinin katıldığı Soru Maraton'una göre, daha fazla eğlendiğimi söyleyebilirim. 2 saat boyunca, sorular üzerinde uğraşmak gerçekten zevkliydi. Emeği geçen herkese teşekkürler.

Pazar, Kasım 15, 2009

Wave 2

Az önce Wave'in öğrendiğim yeni bir özelliğini paylaşmak istedim. Aslında, biraz daha bekleyip, genel bir tanıtım yapmayı istiyordum Wave hakkında ama bu özellik yüzünden gerçekten çok heyecanlandım.

Wave yazılarına genellikle "blip" deniyor, ya da wave ve içindeki her bir başlığa "wavelet". Arkadaşlarınızla ortak (ve eşzamanlı) bir blip hazırlayabiliyorsunuz. Herkes, diğerinin yazdığını karakterlere basarken eşzamanlı görüyor ve birbirinin yazısını değiştirebiliyor, saniyesi saniyesine. Bunlar, Wave'in bilinen özelliklerinden.

Az önce öğrendiğim ise, bunu "public" yapabilmeniz! Yani, bir blip açın, "public" (yani herkese açık, kamu malı) yapın, sonra insanlar (tanıdığınız/tanımadığınız) gelsin ve ortaklaşa devam edin! Gerçekten çok önemli ve çok başarılı. Forum sayfalarındaki gibi beklemek yok, herşey anlık! Ayrıca, sonu gelmez yüzlerce sayfa tekrarlara da gerek yok. Yanlış yerleri ya da değiştirilmesi gereken yerleri, birileri "edit"leyerek ilk blip'i son versiyon haline dönüştürebiliyorsunuz. Bunların çoğunu forum sayfalarında da yapmak mümkün, biliyorum (özellikle "moderated"/yönetilen forumlar için) ancak bu Wave'deki çok daha mükemmel ve herşeyi bir arada veriyor. Wikipedia gibi açılımlar da mümkün. Zaten robotları şimdiden kullanımda!

Wave, aslında, tüm paylaşma ve/veya haberleşme alışkanlıklarınızı değiştirecek. Kullanmaya başladıkça, insanın düşünme şekli de değişiyor ve yeni kullanım alanları yaratmaya başlıyorsunuz. Bu ifadeyi aslında tanıtım videosunda (80dak) duymuştum ve önce anlamamıştım, ama biraz işin içine girince gerçekten de yeni bir internet anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu anladım.

Yeni özellikleri, fırsat buldukça, anlatmaya devam edeceğim.

Cumartesi, Kasım 14, 2009

Google Wave

Bugün, yeni hesabıma bir göz attım. Gerçekten heyecan verici. Geleceğin interneti (ve haberleşme) çok farklı olacak. Chrome OS hakkında da fikir veriyor.

Wave, aslında bir tür arayüz. Herşey html tabanlı ama Robotlar, Aygıtlar (Gadgets), Federasyon yapısı, ve tüm diğer eklentiler, ihtiyaç duyulan hemen herşeyi yapmanıza imkan veriyor (verecek).

Tweet'lerinizi ya da Blog sayfanızı buradan yönetebilir ve takip edebilirsiniz.

Hazırladığınız belgelerde, LaTeX kullanabilirsiniz.

Otomatik çeviri ve/veya düzeltme yapmak da mümkün. Hele demoda gösterilen şu örneğe bakın: Yazılan metin "Icland is an icland" ve otomatik düzeltilmiş hali ise "Iceland is an island". Tabii, bu Wave'in bir özelliği değil, sadece bir Robot.

Birkaç yıl içinde, blip (Wave'in mesajları) kullanımı normal mail kullanımını geçebilir. Etkin bir Wave için gereken sadece bir tarayıcı (browser) ve "hızlı" bir internet (bilgisayar değil).

Cuma, Ekim 02, 2009

Matematik Topluluğu

Dün akşam MT ile bu yılın ilk toplantısını düzenledik. Toplantıya katılım olmayacak diye başta oldukça endişelendik ama Gizem mesaj gönderince bir anda 3 masayı doldurduk. Toplantımız, çok dolu geçti, 1 saat boyunca beyin fırtınası yaptık ve 4 "Çalışma Grubu" oluşturduk. Herbiri birbirinden şahane!

Önce, yeni kulüp başkanımızı belirledik. Gizem'e başarılar diliyoruz. Bu "Başkan"lık, en çok çalışacak üye anlamına geliyor, hatırlatalım.

Kulübün internet sayfasının sorumluluğunu Çağıl aldı.

"Matematik Dünyası" temsilcimiz Mustafa oldu.

Önümüzdeki haftaya, "Proje" çalışma grubu proje yarışmalarını bulup getirecekler ve katılmak isteyenlerle birlikte çalışmalara başlayacağız.

"Sosyal Sorumluluk" kapsamında, sayısal becerilerini de canlı tutmak adına özellikle hazırlık sınıfında okumakta olan arkadaşlarımızı da dahil etmeyi düşündüğümüz TOG ile veya Balçova Belediyesi ile birlikte ortak çalışma kararı aldık. Tamamen gönüllü bir şekilde (zaten tüm kulüp faaliyetlerimiz bu şekilde) yapılacak olan ve gerçekten sorumluluk gerektiren bu aktiviteye arkadaşlarımızın hemen dahil olmak istemeleri, gözlerimi yaşarttı. Bu yoğun tempo içinde bu kadar gönüllü beklemiyordum.

Arkadaşlarımızla gurur duyuyorum. Türkiye'nin geleceğinin ne kadar parlak olduğuna bir kez daha şahit oldum. Gençlerden uzaklaştıkça, insan karamsarlığa kapılıyor. Kadınlara ve gençlere "pozitif ayrımcılık" yapılmalı ve girişkenlikleri yüreklendirilmeli!

Mevcut katılımla, bu çalışma gruplarını aktif tutmak çok zordu, o yüzden diğer çalışma gruplarını şimdilik rafa kaldırdık. Ama hazırlık ve 1nci sınıf arkadaşlarımızdan aktif olarak katılmak isteyen olursa, yeni gruplara da desteğimiz olacak.

Önümüzdeki Salı 16:30'da 2nci toplantımızı yapacağız. Bu toplantıya hazırlık ve 1nci sınıftaki arkadaşlarımızı özellikle bekliyoruz.

Cumartesi, Eylül 05, 2009

Soru Maratonu Grubu

Soru maratonu tüm hızıyla devam ediyor. İlk 3 haftaki sorular oldukça güzeldi, ve bir o kadar da zordu. Bunların başarı yüzdelerinin az olacağını sanıyorum. Son sorular ise kısmen kolay sorular.

Puan tablosu bu hafta içinde (Cuma günü sanırım) açıklandı. Eksik puan alanlar, yanlış sorularını bulup cevaplarını düzeltmeye çalışacaklar. Tabii önce hangi soruların değerlendirmeye alındığını tespit etmeleri gerekiyor.

Soruları, yorumları, etik bir şekilde tartışabileceğiniz bir grup kurulmuş FeysBuk'da. Maraton başlarken davetiye aldım. Maalesef pek hareketli bir grup değil, sanki herkes cevapları görmek için hazırda bekliyor gibi.

Neyse, puanlamaya esas soruları tespit edebilmek için yarışmacı arkadaşları bu gruba davet ediyorum. Geçmiş yılların soruları, çözümleri ve ilgili tartışmaları da yapabilirsiniz.

Salı, Ağustos 04, 2009

Adil kullanım palavrası

Uzun zamandır yazmak ve tepkimi iletmek istediğim bir konuydu bu, az önce tekrar televizyonda reklamlarını görünce dayanamadım. Kısaca, son kullanıcıyı kandırma taktiği demek doğru olur sanırım. Çünkü, herşey ayrıntılarda gizli.

Bu yazıda kısaca TTNet'i ele örnek vereceğim, diğerleri de zaten TTNet'i örnek alarak benzer hizmetleri vermeye başlıyorlar. TTNet'in yeni kampanyasında 8 Mbps'e kadar hız diye "sözde" hızlı internet satmaya çalışıyor. "Sözde" çünkü mevcut bağlantı hızımız 1 Mbps olmasına ve sadece akşamları kullanmıza rağmen 4 Gb'lık paketi her ay aşmaya başladık. Burada en önemli etken, internet sayfalarının daha fazla medya-etkin (zengin-içerikli) olmasından kaynaklanmaktadır. Birçok bilinçli ve Firefox kullanıcısı AdBlockPlus ve NoScript eklentileri ile gereksiz internet veri akışını engelleyebilir ama toplumumuzun çoğu için bu pek mümkün değil.

Aklıma Gopher kullandığımız günler geliyor da, bugünkü hızlı(!) internetin ne kadar hızlı olduğunu ve tüketim çılgınlığı(!) kapsamında ne kadar gereksiz(!) kullanıldığını o kadar bariz bir şekilde görmemize rağmen kimseye anlatamamıza şaşıyorum.

Gelelim işin özüne... 1Mbps hızla ayda 4Gb kotayı sıradan bir şekilde aşabiliyorsam, 8Mbps hızla yaklaşık ne kadar veri transferi gerçekleşebilir? Düz mantıkla cevap verecek olursak, 4x8=32Gb olur. Ama, bu limit aşımı demek... O zaman ne yapalım? Hemen limitsiz tarifeye geçelim ve bu hızlı internetin avantajlarından bilgi çağının gerektirdiği şekilde yararlanalım. Bunun için TTNet, 2 farklı paket sunmuş: NetLimitsiz ve 8Limitsiz. Biri ayda 49 TL ve diğeri 99 TL. Ama, birincisi NetLimitsiz, "adil kullanım" aldatmacasına dahil bir paket. Ayda 15 Gb'lık limiti aştığınız anda, hızınız 512 Kb'a düşüyor... Nerede 8 Mbps, nerede 512 Kbps=0,5Mbps! Tam 16'da 1'i... 16 kat daha yavaş!

Mesela, 3G ile hayatımıza giren görüntülü görüşme mevzuu, sohbet ortamlarındaki görüntülü görüşme sırasında dakikada 12-15 kare gösterirken, şimdi 30+ ve daha yüksek çözünürlüklü (kaliteli)  video-iletişimler ve içerikli paylaşım sitelerindeki gömülü-video (facebook gibi) kliplerindeki daha kaliteli aktarımlar ve dahası 3 boyutlu video görüntülerinin paylaşılmasıyla gereken veri transferi miktarı da hızlı bir şekilde artıyor.

Bu durumda, gerçekten ihtiyacınız olduğunuzda 15 Gb'lık "adil kullanım hakkı" hemen sizi sınırlandıracak ve hızınızı 512 Kbps'e düşürecek. Bu durumda 2 katı ücret ödeyerek daha üst bir tarifeye geçmeniz kaçınılmaz olacak. Peki, bu sınırı (15 Gb) doldurmuyorsanız? O zaman zaten bu pakete ihtiyacınız yok demektir. Çünkü 8Gbps, vaadedilen hız değil, sadece üst sınır. Altyapı şartlarına göre değişebilir, yani herkesin (ve sizin) bağlantı kurmayı tercih ettiğiniz yoğun saatlerde yine 1-2 Mbps (belki biraz daha hızlı) olarak hizmet alacaksınız. Yani, gereksiz ve aldatmaca!

Kısaca, NetLimitsiz yerine aynı fiyata 1Limitsiz'i veya 2Limitsiz'i tercih edin. İleride bu bağlantı tercihini de kaldıracağını düşündüğüm TTNet'in yeni bağlantı çeşidine (ve bu "adil kullanım" aldatmacasına başvuran diğer servis ve hizmetleri) hiçbir şekilde tavsiye etmiyorum. Bilinçsiz müşteriyi kandırmaktan öte görmüyorum bu tarifeleri...

Belki de ben çok tutucu olmaya başladım, bilemiyorum :(

Perşembe, Temmuz 30, 2009

Soru Maratonu 2009

Bu seneki maraton dün 14:00 itibariyle başladı ve bugün 14:00'te cevap verme dönemi aktif hale gelecek. 20 hafta sürecek maratonun ilk sorusu, kısmen tanıdık bir soru, bir olasılık hesabı. Kod yazmaktan sıkılıp, şık çözümünü bulmak oldukça zevkliydi.

Beyin cimnastiğini sevenlere, bu maratonu tavsiye ederim. Dilediğiniz an başlayıp, geçmiş soruları da cevaplayabilirsiniz.

Maratona katılanlara ve özellikle iddialı arkadaşlara başarılar diliyorum.

Cuma, Temmuz 17, 2009

İnternet üzerinden alışveriş

İnternet üzerinden alışveriş yapmak son zamanlarda oldukça yaygınlaştı. Özellikle küçük yerlerde bulunmayan parçaları temin etmek için ya da büyükşehirlerde o koşuşturmanın içine girmemek için, birçok standart ürünü hem de çok daha ucuza internet üzerinden satın alabiliyoruz.

Yurtdışından yapılan alışverişler de bunun bir parçası hatta bu alışverişlerin çoğu yurt dışından (özellikle küçük ev aletleri ve küçük elektronik eşyalar). Bunlara gümrük uygulanmadığı için pek sorun yaşanmıyordu. Ancak, ilgili mevzuata göre 100 € üzerindeki tüm alışverişlerden (ister hediye olsun!) %10 gümrük vergisi + ~33TL damga vergisi uygulanması gerekiyormuş.

Son kriz döneminde ise, hükümet bu unutulmuş gelir kalemini hatırlamış ve artık yurt dışından gelen gönderileriniz posta gümrüğününe takılabilir. Eğer paketiniz geciktiyse, hemen ilgili posta/kargo merkezi ile irtibata geçin ve verginizi ödeyerek teslimatınızı alın. Türkiye'ye satış yapan yurtdışı şirketlerin çoğu, son dakika da haberdar oldukları bu vergiyi "iyi niyetlerini" göstermek için karşılıyorlar. Mesela StrawberryNet, gümrük makbuzunu onlara gönderdiğinizde (kendiniz tarayıcıdan geçirerek, internetten eposta ile gönderebilirsiniz), bu tutarı size ödemeyi taahhüt ediyor. Yalnız, yeni siparişler için herhalde 100 €'nun üzerindeki siparişleri birkaç parçaya bölerek ayrı ayrı göndereceklerdir.

Hükümetin (Gümrük Müsteşarlığının) bu uygulaması, bana daha çok yıldırma politikası gibi geldi. Bir taraftan küreselleşme çabasıyla tüm yerli kaynakları yabancılara satıyorlar, kendi yandaşları için çeşitli vergilerde avantaj sağlıyorlar, ithal otomobil distribütörleri için inanılmaz vergi indirimi yapıyorlar, ama vatandaşın %15-20 daha ucuza temin etmeye çalıştığı küçük ürünlerden vergi almak istiyorlar! Amaç, yerli üreticileri(!) mi korumak (artık üretim kalmadı, neredeyse hepsi dağıtıcı), yoksa elde edilmeyen vergi gelirlerini bu şekilde mi tamamlamak?

Vergi vermek değil zorumuza giden, bilakis hepimiz verelim. Ama, bir taraftan "godamanlar"ı koruyup, diğer taraftan vatandaşının en küçük çabalarını bile vergi ile bastırmalarını çifte standart olarak görüyorum. Bunlar şahsi düşüncelerim...

Salı, Temmuz 14, 2009

Firefox 3.5 ve Google Gears

Uzun zamandır (en az 6 aydır) Google Gears'ın Firefox'un yeni sürümünü desteklemesini bekliyordum. Firefox'un yeni sürümü (önce 3.1'di sonra 3.5'e dönüştürüldü) istememdeki en önemli sebep, öyle tüm dünyanın beklediği gibi hızı filan değil. Zaten ülkemizde ne kadar hızlı internet var ki! Hızlı olduğunu iddia edenlerin çoğu da kullanıcıyı yanlış yönlendiriyorlar... O zaman, sayfanın indirilme hızı yavaşsa, tarayıcının o bilgiyi anında işlemesinin çok da önemi yok şu aşamada...

Benim için önemli olan, Google Browser Sync'in iptal edilmiş olması ve onun yerine Mozilla'nın sunduğu Weave eklentisi. GDS ile muhteşem ilk deneyimimden sonra, tarayıcı geçmişini 2 yıla çıkarmıştım. Bunu da Weave ile istediğim yere taşıyabiliyorum. Ama Weave sadece yeni sürümde çalıştığı için uzun süredir GG'dan mahrum kalmıştım. 2 hafta önce Firefox 3.5'in resmi tanıtımı yapıldı ve Google'ın daha önce duyurduğu gibi Gears'ı 3.5 için kullanılabilir yapacağını beklemeye başladık.

Uzun bir bekleyiş oldu bu, ta ki bugün yeni sürüm (0.5.29.0) çıkana kadar hergün defalarca güncellemeyi aradım. Bu sabah yükleyip kullanmaya başlanmama rağmen, hâlâ önemli blog'larda bu güncelleme konu yapılmadı. Güncellemenin duyurulmasını beklediğim siteler arasında şunlar vardı: GOS, GB, OGB, GAB. Güncelleme hakkında ana sayfada da bir ipucu yoktu. Tek ipucu, haber grubundan geldi.

Henüz yüklememiş olanlara önemle duyurulur.

Cuma, Temmuz 03, 2009

2009

2009 yılı benim için çok hızlı başladı ve aynı hızda ilerliyor. Yazmaya fırsat bulamazken, arada unuttuğum şeyler çoğalıyor.

Dün, okulumuzda mezuniyet töreni vardı. Öğrencilerimizin mezuniyetlerini hep birlikte kutladık. Gurur verici bir tabloydu.

Bu dönem başında tekrar ofis değiştirdim, yeni ofis arkadaşım Baruch Schneider. Kader kolay kolay değişmiyor. Artık seneye kiminle ve nerede olacağımı merak etmeye başladım.

Zaman herşeyin ilacı. Yaraların sarılması için, gelişmelerin sağlanması ve çalışmaların meyvelerini vermesi için hep zaman gerekli. Ama dikkatli kullanmalı ve boş geçirmemeli.

Hayatta (ev, iş,...) mutlu ve/veya huzurlu olmak için "minimalist" olmalı, ama sadece beklentilerimizde.